Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi yönetmenlerinden biri olan saygıdeğer Andrei Tarkovski dermiş ki; Şiir benim açımdan bir dünya görüşü, hakikatle olan ilişkimin özel bir biçimidir. Bu açıdan bakıldığında, şiir, insanlara hayatı boyunca eşlik eden bir felsefedir.
Bizzat benim için ise şiir, müthiş bir hayranlık uyandıran ve hiçbir zaman ondan uzak kalınmaması gereken bir değerdir.
Şiir yazmaya gelince; zihnimde bana hayat veren büyük duygusal olayların kabına sığmayacak kadar birikmesi neticesinde istemsizce dökülmesi ile mümkün oluyor ancak.
Bana göre; her gün en az bir şiiri, en az iki kez okumayan her insan epeyce eksik yaşıyor.
Bir aşk besler mi benliğini
Bir şiirin beslediği kadar
Aşk olmadan yazılır mı pembe sözcükler
Kaçarsın fırtınalı akşamlardan
Çarşaf gibi bir deniz
Ilıca sulardır aradığın ama
Gel gör ki,
Nemli körfezin üzerine uzanan akşam
motor homurtularıyla
Kazların çığlıklarını getiriyor
Yalnız ve bembeyaz fayanslarla kaplı odada senin çıplak bedenini görmüş aynaya kadar.
Kılın kıpırdamadan yaptığın yanlışları anlatıyorlar.
Aklında,
Defne yapraklarının kokusu
Kiraz çiçekleri
Gelincik tarlaları
Çingene pembesi zakkumlar
Ve kırık bir ağız mızıkasının akşam sefası
Zaman
Aman ve her şeye dair düşlerin girdabındasındır.
Siir gibi olmuş diye bir benzetmemiz vardır ama genelde şiir yazmaz ve okumayız maalesef
Babakar gününde tüm babalara Selam ve sevgiler