Mimarlık -2AvukatlıkDoktorluk -1

Mimarlık -2
Avukatlık
Doktorluk -1

Mimarlar ile ilgili söylenecek daha çok şey var elbet ama nacizane kendimce gördüğüm bazı hususları biraz eksik de olsa söyledim sanıyorum, ama bir şey daha ekleyip kapatacağım mevzuyu.

Bu güzel insanların yaptıkları veya yapmaya çalıştıkları her neyse bir türlü kamu vicdanında hak ettiği değeri bulamıyor.

Günümüz koşulları herkesin kendisini en iyi şekilde pazarlamadığı takdirde var olmasına imkan tanımayan bir döngüye sahipken, mimarların kendilerini ve savundukları değerlerini bunca dağınık ve kabul görmez biçimde ifade ediyor olmalarının altında, çok daha derinlerde, çok daha eski ve kökleşmiş bir kopuş olduğunu düşünüyorum.

Kadınla erkeğin kopuşu gibi, biraz mitolojik, biraz tarihsel bir kopuş belki de… Her neyse!

Buna rağmen buraya eklemek ihtiyacı hissetiğim ve Mimar Sinan Üniversitesi mimarlık fakültesinde gururla anlatılan bir mevzudan bahsetmek istiyorum bir de.

Derler ki; bu üniversite İstanbul Boğazında tam da rıhtımda müthiş bir konuma sahip ayrıcalıklı bir üniversitedir. Burada bulunması o kadar keyifli ve ayrıcalıklıdır lakin, mezun olması da bir o kadar meşakkatlidir.

Yine de her şeye rağmen 1915 senesi hariç her dönem okulumuz memlekete değer katan mimarlar yetiştirmiş ve mezun etmeyi başarmıştır.

Ancak 1915′ te Çanakkale Savaşı’ nda tüm öğrencilerimiz cephede can vermiştir… Arhavili İsmailler, Kambur Kerimler, Karayılanlar savaşıyor, can veriyorlar da eli kalem tutan bu gençlerin yitirilişi delip geçiyor insanı vesselam.

Tüyleri diken diken eden bu kavrayış ile güzel dostlarımıza çakı gibi bir asker selamı veriyoruz ve bir diğer sevgili doktorlarımıza yöneliyoruz.

DOKTORLAR

Bu meslek mensuplarının hali vakti dönemsel olarak değişkenlik gösterse de, toplumsal hayatın içinde her dönemde insanların gözünde iyi bir mevkide yer aldılar. Bu durum bana kalırsa hiç değişmedi.

Doktorların esas itibariyle değişkenlik arz eden saygınlıklarının temelinde görevlerini ifa ettikleri hastaneden çıkmak ve her gün yeniden girmekle yaşadıkları duygusal iniş çıkıştan kaynaklanıyor.

Beyaz önlüğü ve terliği ile bir doktoru hastanede gören hemen herkesin neredeyse önünü iliklediği bir ortamdır hastane. Doktor hastanede kadın da olsa erkek olsa fark etmez; kraldır çünkü. Hocam diye hitap edilse de esas olarak yaşadıkları duygu kralın duygusudur. Her şeye hakim ve karar verici olandır onlar.

Ne var ki; mesai bitip de hastaneden çıktı mıydı doktorlar, trafikti, alışverişti, temizlikti, çocuklardı falan gerçek yaşam karakterlerine bürünmekte zorluk bir kabullenememe yanılgısına kapılırlar.

Doktor egosu denilen biraz herkese yukarıdan bakan alışkanlığın temelinde hastane ile gerçek hayat arasındaki saygınlık uçurumu oluşturuyor gibi sanki.

İşte bu duygusal karmaşanın yarattığı diğer sorunlar; hastanede maruz kalınan zorbalıklar, doktor kadınların dişil enerjilerindeki yok oluş, estetikten yoksun yaşam tarzları, kendilerine dayatılan kötü çalışma koşullarına boyun eğiş ve en büyük günah; kollektif bilinç eksikliği…

Haftaya doktorlara daha güzel sözlerim olacaktır….

Ersin Eren

aysaa

Related Posts

Farklı Yolların Ortak Noktası: Yol-Kat’ın Arkasındaki Güçlü Kadınlar

Farklı Yolların Ortak Noktası: Yol-Kat’ın Arkasındaki Güçlü Kadınlar

Kanserle Dans: Ebru Janssens Kayan’ın İlham Veren İyileşme Yolculuğu

Kanserle Dans: Ebru Janssens Kayan’ın İlham Veren İyileşme Yolculuğu

Azim, Çaba ve Başarının Hikayesi

Azim, Çaba ve Başarının Hikayesi

Cito ve IEP Arasındaki Fark: Eğitimde Bireyselleştirmenin Gücü

Cito ve IEP Arasındaki Fark: Eğitimde Bireyselleştirmenin Gücü

1 Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

İlginizi çekebilir

Dil secenekleri

Tags