Tüm Gariplikleri ile Noel
Biz yılbaşını kutlarız Türkiye’de ağaçları süslemeyi de severiz ama Avrupa’da yılbaşından bir hafta kadar önce bitmiş olur yılbaşı ağaçlarının işi. Eşim Türkiye’ de yaşadığı yıllar boyunca Noel (Weihnachten) ve yılbaşı ikilemini anlatmak için çok çaba sarf etmiştir.
Ne var ki; biz öyleyiz işte. Yılbaşında hediyeler verir, yılbaşı ağacı ve süslemeler yapar, İsa’nın doğum günüyle paçal yaparız bu kutlamayı. Böyle girmiştir bizim kültürümüze. Mozaik denir ya, öyle bir şey her halde.
Almanya’ da bizim yaşadığımız Karaorman – Schwarzwald bölgesinde ise çok farklı bir anlamı var Noel – Weihnachten döneminin. Bizim ailede benim tanıklık edebildiğim 20 – 25 sene boyunca neredeyse hiç ama hiç değişmeden aynı heves ve heyecanla kutlandı bu bayram. Nasıl mı? İşte böyle, benim gözümden tüm gariplikleri ile Noel – Weihnachten zamanı…
Aralık ayına girer girmez, Adventskalender dedikleri bir çikolata takvimi ile havaya giriliyor. Her bir güne ayrı bir çikolata konulmuş kutucuklardan oluşan bir takvim bu. Dini bir ritüelden çıkarak uzun yıllar içinde dönüşe dönüşe en basit haliyle buna dönüşmüş gibi duruyor. Bazı çok çok coşarlarsa, 24 ayrı gün için hazırlanan bohçalara veya çoraplara küçük küçük hediyeler, şekerlemeler, çikolatalar konuluyor.
Her gün bir tanesini alarak 24. gün en büyük hediyeye ulaşılıyor. Almanya’ da nefsi kontrol etme, çocukların tüm çikolataları bir kerede yemeyerek ya da hediyeleri merak etmelerine rağmen açmayarak kişisel gelişimlerine katkı sağlanıldığına da inanıldığından bu Kalender olayına büyük bir katılım olduğunu söyleyebilirim.
Bizdeki Ramazan bayramı ile benzer bir kabulleniş içinde yerine getirildiğinden kıyaslama yapmayı yanlış bulmuyorum. Hristiyanlık ciddi bir pazarlama sistemi içinde birçok şeyi allayıp pullayıp önümüze sunduğundan bir şekilde özenme duygusunu tetikliyor.
Filmler, ışıklar, hediyeler arasında büyülü bir aralık ayı müthiş bir sıcaklık yaratıyor. Temel duygu kenetlenme, dayanışma, iyilik ve nefsin kontrol edilmesi olduğu halde her iki din yönünden çok farklı algılanılması, üzerinde durulması gereken bir konu bence.
Ayrıca Plätzchen dedikleri kurabiyeler de Noel – (Weihnachten) yani ayın 24′ ü yaklaştıkça hiç vazgeçilmeyen bir gelenek. Bol tereyağlı bir kurabiye olan ve türlü formlarda hazırlanarak fırına verilen bu etkinlik neredeyse her evde her sene yapılmıştır. Yine bu dönemde tarçınlı kurabiyeler piyasaya çıkar, tıpkı bizim ramazan pidelerimiz gibi onlar da sadece bu dönemde tüketilir.
Almanya’da Noel Pazarları
Weihnachtsmarkt dedikleri kermes tarzı ürünlerin satıldığı alanlar çok rağbet görmektedir. Her ne hikmetse bu pazarlarda yılın diğer günlerinde de bulabileceğiniz ürünler satılıyor olmasına rağmen insanlar aynı merakla bu pazarları dolaşırlar.
Bu pazarları bizim yazlık yerlerdeki akşam pazarlarına benzetiyorum. İnci boncuk, süs eşyaları, örgüler, balcılar, peynirciler, oyuncakçılar, şekerlemeler falan falan. Bunların içinde şekerle karamelize edilmiş kavrulmuş sıcak badem çok beğenilir.
Buz gibi havada ayaklarım dona dona gezdiğim bu pazarlarda Glühwein denilen baharatlı sıcak bir tas içki her zaman en beğendiğim aktivite olmuştur. Her kasabada ayrı ayrı kurulan bu pazarları fırsat buldukça gezmek, çok küçük farklılıklarına rağmen bu pazarlar arasından en güzel olanına karar vermek Alman akrabalarım için her dönem çok önemli olmuştur.
Ağaç Süsleme
Ağaç süslenme işine de bir paragraf ayırmak isterim. Almanların bu konudaki ısrarına hayran olmamak elde değil. Her sene hiç üşenmeden bu ağaçları temin ederek evin en baş köşesine kurmaları tam bir seramonidir. Öncelikle bu ağaçlar bizdeki gibi süs ağacı olamaz. Hemen hepsi noel ağacı – Weihnachtsbaum olarak kesilmek üzere yetiştirilen gerçek çam ağaçlarıdır.
Bu ağaçların satıldığı yere gidilerek boy boy ağaçlardan biri kesilir ve bohçalanarak eve taşınır. Bu işlem başlı başına bir iştir, tek başına yapılması da pek mümkün değildir. Neredeyse her eve bir ağaç kurulur. Bu ağaçların dikine durması için özel bir aparat mevcut olup ayrıca yaklaşık 1 ay boyunca evde sizinle beraber ailenin bir parçası olacak bu ağacın yapraklarının kuruyup dökülmemesi için haznesine su konulması gerekmektedir.
Her evde en az 10 tane ağacı süsleyebilecek sayıda toplar, yıldızlar, pırıltılı eşyalar olmasına rağmen yine de insanlar her sene bu süslerden alır en güzel ağaç süslemesini yapmak için büyük bir çaba sarf edilir. Yine yüzlerce metre kablolu ışıklar noel sonrası bir yumak halinde paketlendiğinden düğüm olmuştur ve saatlerce düğümü çözmek için sabırla uğraşılır.
Herkesin aklında en ışıltılı, aynı zamanda en zarif ağacı yapmak vardır ve bu dönemde yapılan ev ziyaretlerinin ardından muhakkak süslenen ağaçların dedikodusu yapılır. Özensiz bulunanlar, yamuk olduğu düşünülenler, küçük veya aşırı büyük olanlar, yanlış yere konuşlandırılmış olanlar derken mevzu uzar gider.
24 Aralıktaki Noel yemeğinin ardından yılbaşına kadar toplanarak kaldırılması makbul olan bu ağaçlar belediyenin özel bir aracı ile gelip alınır, o zamana kadar dışarı konulmamış ağaçların elden çıkarılması büyük bir derttir. Ayrıca utanç vericidir.
Noel Yemeği
Gelelim noel yemeğine ve yemeğin ardından verilen hediyelere. Yemek işi çok değerlidir ve yenilecek yemeğin adı tam bir mutabakat ile haftalar öncesinden konulur. Kimin yemeğe katılacağı, yemeğin nerede yeneceği, tatlılarına kadar tüm menü ve neredeyse her şey öncesinden bellidir.
Bu özel gecede süprize asla müsade edilmez. Herkes plana son derece saygılıdır. Ölçülü bir yemek yenir, israf pek olmaz. İçkiler de ölçülü bir şekilde içilir, kimse haddinden fazla içmez, tatsızlık çıkarmaz. Kıyafetler de abartısız ama özenlidir. Aşırıya kimse kaçmaz, komik, dikkat çekici, sıradışı kimse olmaz.
Yemekler yenip de saatler 21:00 sularına geldiğinde çocuklar için müthiş bir şölen başlamak üzeredir. Büyüklerden birkaçı çocukları oyalarken, ailenin diğer üyeleri süpriz hediyeleri gizledikleri yerleden çıkartıp noel ağacının – Weihnachtsbaum’ un altına koyarlar.
Çocuklara bir haber uçurulur, büyük bir telaşla noel baba – Christkind’ in geldiği acele etmeleri gerektiği söylenir. Çocuklar neşe ve heyecan içinde çığlık çığlığa ağacın oraya varıp, her biri özenle paketlenmiş hediyeleri gördüklerinde büyülenmiş gibi kalakalırlar.
Onların gözlerindeki o inanma arzusuna tanık olmak yani tüm bu masal, dinledikleri bütün bu hikaye, İsa, Meryem, doğum, Allah ve oğlu diye anlatılan her şey hediylerin gelmesi ile kendisini göstermiştir ki; gerçektir. Mucize gerçek olmuştur. Çocuklar da buna böyle inanmak isterler. Sorgusuz sualsiz…
Hediyeler tek tek açılır, tüm çocuklara özel hep şaşırtıcı hep abartılı hediyelerdir bunlar. Hediye yağmuru başlamıştır ve o andan itibaren israfın egemen olduğu bir dönem başlıyordur. Hediye kapları yırtılır, kartonlar açılır, bir şamata bir curcuna başlar.
Heyecanın zirve yaptığı o anda o şanslı çocukları her gördüğümde zavallı çocuklar gelip aklıma bir ağıt yakmışımdır içimden. Zavallı olmayı hak etmeyen çocuklar ile şimdi o hediyelerin kaplarını hırsla yırtarak açan iştahlı çocuklar arasındaki uçurum hep ürkütmüştür beni.
Büyüklerin hakim olduğu noel akşamlarında ise bu kadar abartılı bir hediyeleşme çoğu kez olmaz. Herkesin herkese hediye aldığı bitmeyen bir noel akşamını şimdiye kadar bir kez yaşadım, onun dışında aşırıya kaçmadan hem eğlenceli hem de öngörülemez hediyeler verilmiştir.
Çok başarılı ve iyi kurgulanmış bu gecenin kendisi ve hatta tüm bir aralık ayına dair annemin geçenlerde söylediği söz çok hoşuma gitmiştir; Klasikler…değişmeyen tek şey değişimin olmaması …Emeğinize sağlık Afiyet olsun
Dolu dolu yazılmış noel ritüeli,aklımızda ne , nasıl sorusu bırakmayan birebir yaşatan yazı için teşekkürler…