Türk Aileye “Türk Raus” Mektubu: İfade Özgürlüğü mü, Irkçılık mı?

Türk Raus

Düşünce özgürlüğü nerede biter, ırkçılık nerede başlar?

Amerika’da bir devlet memuru sosyal medyada ırkçı bir şaka yaptığında işini kaybedebilir. Almanya’da “Ausländer Raus” (Yabancılar Dışarı) ifadesiyle şarkı söyleyenler hakkında kamu davası açılır.
Peki Hollanda’da ne olur?

Bir Türk aile, posta kutularına bırakılan “Türk Raus” yazılı iki mektubun ardından bu soruyu defalarca sordular. İsimlerine özel olarak gönderilen, Almanca ve doğrudan dışlayıcı bir içerik taşıyan bu notlarla yüzleştiler. Polise başvurdular. İlk yanıt “tehdit sayılmaz” oldu. Ancak ısrarla seslerini duyurmaları ve sürecin büyümesiyle birlikte dosya açıldı.

Ama hâlâ açık bir yanıt yok: Bu yaşananlar düşünce özgürlüğü müydü, yoksa sistemin gri bölgelerinde kaybolan bir ırkçılık mı?

6 yıldır buradayız, kendimizi hep güvende hissederdik

Rotterdam’dan taşındıklarında bu mahalle onlar için huzur, güven ve aidiyet anlamına geliyordu.
“Bazen kapımızı kilitlemeyi unuturduk. O kadar rahattık ki. Komşular selam verir, anahtarı unutsak kapıya bırakırlardı,” diyorlar.

Ama artık aynı kapılar çifte güven değil, tetikte olma hissi veriyor. Perdeler hep kapalı. Ev içi bir “alarm hâli” var.

İlk mektubu şaka sandık… sonra Google’da ne olduğunu görünce yıkıldık

İlk mektup evlerinin önündeki sandalyede bulundu. Komşu fark edip posta kutusuna atmış.
“Zarfı, eşim eve döndüğünde fark ettik.Önce reklam zannettik. Ama Google’a yazınca bunun bir Nazi söylemi olduğunu öğrendik. Şok geçirdik. Mahallemizden biri yapmış olamaz dedik. Kameraları olan komşulardan kayıt istedik, onlar da çok yardımcı oldular.”

İkinci mektup ise tam bir hafta sonra, 2 Nisan’da ulaştı. Bu sefer mektuba pul basılmıştı ve alıcı kısmında kadının yalnızca resmi işlemlerde kullandığı, günlük hayatta hiç kullanmadığı soyadı yer alıyordu. Bu detay, olayın tesadüf olmadığını; birinin onları özellikle hedef aldığını düşündürüyordu.

Polis: İlkinde sessizdi, sonra evimize geldi

Olay sonrası hemen polise başvurdular. Ancak başlangıçta yaşananlar oldukça yorucuydu:
Polis ilk başta bunun tehdit ya da suç kapsamına girmediğini söyledi. ‘Sadece gidin demiş’ gibi ifadeler kullandılar. Kendimizi savunmaya çalışan bir konuma düştük.”

Dosya oluşturuldu ancak ilk mektupta suç duyurusu alınmadı. Aile, mektubun nasıl delil sayılabileceği konusunda dahi bilgilendirilmedi.
Ama süreç ilerledikçe değişen bir tablo oluştu:
“Sonraki günlerde başka bir polis geldi, özür diledi. ‘Biz de bu gibi durumlarda ne yapmamız gerektiğini yeni yeni öğreniyoruz’ dedi. Üçüncü mektup ihtimaline karşı delil paketi bile getirdiler. Bu yaklaşım içimizi biraz rahatlattı.”

Yine de sistem içindeki çelişkilere dikkat çekiyorlar:
“Bir polis ‘100 mektup gelse bile dikkate almayacağız’ dedi. Başka biri gelip dosya açtı. Aynı kurumda bu kadar farklı yaklaşım olması güven sarsıyor.”

Cam açmaya korkar olduk

Yaşadıkları sonrası evdeki huzur tamamen değişmiş:
“Mutfak kapısının önünde kahvaltı yapardım, şimdi biri geçince kameradan bakmadan kapıyı açamıyorum. Perdeleri kapalı tutmak bile ruhumu daraltıyor. Bu stres, sessiz sessiz içimize yerleşiyor.”

“Ben kadın olarak Türkiye’de bile burada hissettiğim kadar savunmasız hissetmemiştim. Şimdi sokakta yürürken saat kolluyorum, yalnız kalmak istemiyorum. Bu hisse alışmak istemiyorum.”

Mahalle sevgiyle sarıldı

Komşular, yaşananlara sessiz kalmamış. Facebook gruplarında yüzlerce destek mesajı gelmiş, evlerine kartpostal bırakılmış.
“Bir komşumuz, ‘Hollanda’da mektup almak mutlu bir şeydir, bunu size hatırlatmak istedim’ yazmış. Çok duygulandık.”

Birlik olmadan değişim olmaz

Yaşadıkları olayın sadece kendilerine özel olmadığını, daha büyük bir sistemin parçası olduğunu düşünüyorlar:
“Bu sadece bizim değil, hepimizin meselesi. Bir başkasının başına geldiğinde de sessiz kalmamak gerekiyor. Birlik olmadan bu tip olaylar görünmezleşiyor.”

Haklarımızı bilmek, güçlü kalmak için şart

Son olarak bir farkındalık da paylaşıyorlar:
“Yıllardır burada yaşıyoruz ama bu olay olmasa anayasaya hiç bakmazdık. Haklarımızı bilmiyorsak kendimizi savunmakta çok zayıf kalıyoruz. Sessiz kalırsak sistem içinde kayboluyoruz.”

Bu röportajda isimlere ve şehir bilgisine yer vermedim. Çünkü yaşanan olayla ilgili hukuki süreç hâlâ devam ediyor ve bu süreçte kişilerin güvenliği ve iç huzuru öncelikli.

2 thoughts on “Türk Aileye “Türk Raus” Mektubu: İfade Özgürlüğü mü, Irkçılık mı?

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *