Covid-19 Sırasında Hollanda’da Hamilelik ve Doğum
Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir dönem yaşıyoruz. Corona virüs salgını, dünyaya yeni bir düzen getirdi. Bu süreçte Hollanda’da hamile olan ve doğum yapacak anneleri ne gibi değişiklikler bekliyor? Covid-19 sırasında doğum yapmış Turkish Tale’in kurusu Hale Amus Vermeulen ile Hollanda’da hamilelik ve doğum üzerine konuştuk.
Ben seni yakından tanıyorum ve lezzetli yemeklerini bir çok kez tatma şansım oldu. Seni tanımayan okuyucularımız için kendinden biraz bahseder misin?
1986’da Kuveyt’te doğup, 1990 yılından sonra İstanbul’da büyüdüm. Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum. Hollanda’ya taşınmadan önce İstanbul’da bir dijital reklam ajansında sosyal medya editörlüğü ve eş zamanlı olarak İKSV’de sanatçı asistanlığı yapıyordum.
Yaklaşık 5 yıl önce eşimle tanıştım ve 1 yıl içinde evlenip Eindhoven’a taşındım. Hollandacam olmadığı için, kendi alanımda uzunca bir süre iş bulamadım.Dil kursuna gidip bir yandan da kendimi yemek yapmaya verdim. Eşim, ailesi ve arkadaşlarının teşvikleriyle 2019’da Turkish Tale adında kendi evimden Türk ev yemekleri yapıp sattığım küçük şirketimi kurdum.
Corona günlerinde Hollanda’da hamilelik ve doğum pek çok anne adayının merak ettiği bir konu, sen bu süreci nasıl geçirdin?
Kendi kendime yarattığım anksiyeteleri saymazsak, hamileliğim çok sakin geçti. Çiğköfte ve lahmacun aşermek dışında çılgın aşermelerim de olmadı 🙂 Hatta biraz belimi zorlasa da 8. ayıma kadar çalışmaya devam ettim. Corona, doğumuma 3-4 hafta kala başladı, yani benim tam kendimi şımartacağım, arkadaşlarımla ve eşimle bebek öncesi keyif yapacağım zamana denk geldi.
Doktorum kalabalık yerlerden uzak dur, evden çıkma nolur nolmaz diyince bir anda kendimi evde otururken buldum. Kontrollere giderken inanılmaz tedirgindim. Virüsün hamileler ve bebekler üzerindeki etkisi ile ilgili bir bilgi yoktu. Annemi 1 yıldan fazla görmemiştim, doğuma 1 hafta kala gelecekti, Türkiye’de o zaman daha vaka çıkmamıştı. Burada vaka sayıları artıp biz annemin gelip gelmemesi konusunda ikilem yaşarken hava yolları şirketleri İstanbul’dan Hollanda’ya tüm uçuşları iptal etti. Benim başımdan aşağı kaynar sular döküldü tabi.
Hollanda’da evde doğum yapmak oldukça yaygın. Sen evde mi? yoksa hastanede mi doğum yapmayı seçtin?
Ben hastanede doğurmayı tercih ettim. Evde doğumu hiçbir zaman istemedim, zaten kimse sizi zorlamıyor. Hamile olduğunuzu öğrendiğinizde size yakın bir ebe merkezine kaydoluyorsunuz ve tüm hamilelik sürecinde kontroller ebe merkezinde yapılıyor.
İlk kontrol genelde 6-10 haftalık arasında yapılıyor. Sonra her 4 haftada bir kontrole gidiyorsunuz. Doğum yaklaştıkça kontroller sıklaşıyor.
Dürüst olmak gerekirse, Hollanda’nın expatlar arasında ün salmış sağlık sistemi problemleri yüzünden burada doğum yapmaktan çok korkuyordum. Tuhaftır ki, normal zamanlarda sınıfta kalan Hollanda sağlık sistemi, hamileliğiniz süresince bir anda mükemmelleşiyor. En ufak bir şikayetinizde “paracetamol al, uzan” demek yerine, testler yapıyorlar.
Hollanda’da herhangi bir sağlık probleminiz ya da engeliniz yoksa, hamile anneleri vajinal doğuma yönelmeleri için teşvik ediyorlar. Benim için hiç sorun değildi çünkü ben sezaryen doğumdan korkuyordum.
5. aydan sonra ölçümler sırasında oğlumun iri olduğu söylendi. İriliğinin sebebinin, gebelik diyabeti mi (gestasyonel diyabet) yoksa genetik mi olduğuna emin olmak için, hem 5. ayda hem de 7. ayda toplam 2 kere gebelik diyabeti testine girmek zorunda kaldım. Her iki test de negatif çıkınca, hastanedeki doktor genetik olduğuna emin oldu.
Türkiye’de “iri bebek” kelimeleri yan yana geldiğinde hemen sezaryen öneriliyor. Bunu bildiğim için ben de “hah iri diye kesin sezaryen olurum” dedikçe, doktor gülüyordu. “İstisnalar hariç, vücudun senin doğuramayacağın büyüklükte bir bebek yapmaz” demişti. Nitekim doğruymuş.
Doğum sırasında hemşireler, ebeler ve doktorlar inanılmaz ilgili. Onlar için annenin fiziksel ve ruhsal rahatlığı her şeyden önemli. Bir dediğin iki edilmiyor. Hollandalılar her şeyin doğalını sevdiği için, epidural konusunda çekincelerim vardı.
Hamileliğimin başından beri doğum planı yapmadım. “Acil durum olursa sezaryen, dayanamazsam epidural” dedim, ebe de doktor da bu kararımı çok sevdi. Planlamadığım için hayal kırıklığı şansım da az olur dedim, belki de ondan doğumum tahminimden daha kolay geçti.
Doğum sonrası dönemi nasıl geçiyorsun ?
Doğum sonrası şu an ekstra zorlu geçiyor. Pandemi ortasında çocuk doğurmak, ilk hafta gelen Kraamzorg( Doğumdan sonra anne ve bebeği desteklemek için gelen sağlık çalışanı) dışında bir daha kimsenin gelip yardım edememesi, annemin ilk torununu facetime üzerinden sevmesi, eşimin ailesinin torunlarına sadece pencereden bakabilmesi çok sürreal.
Hollanda’da normalde doğumdan sonra ilk hafta ebe her gün evine gelip senin ve bebeğin durumunu kontrol ediyor. Bizde maalesef “kontroller” telefondan yapıldı. Oğlumun 2. hafta kontrolune sadece bir ebeveyn gitme hakkı vardı. Yine doğum sonrası 6. hafta kontrolüm de telefon üzerinden yapıldı. Eğer şikayetlerim olursa hastaneye gelmem önerildi.
Postpartum zaten zorlu bir süreç, bu süreci hiç sosyalleşmeden, sürekli evde kalarak geçirmek akıl sağlığına iyi gelmiyor. Başka bir ülkede ailen ve arkadaşlarından uzakta doğum sonrası sürecini tek başına geçirmek tarif edemeyeceğim kadar zor.
Oğlumuz da 7 haftadır bizden başka insan görmediği için geçtiğimiz günlerde doktorunun suratını görünce şoka girdi. Corona zamanında doğan bebeklerin uzunca bir süre sosyalleşemeyeceğini ve bunun ruhsal gelişimlerinde yaratacağı problemleri düşünmek bizi çok üzüyor.
Dilerim bu günleri daha hızlı bir şekilde geride bırakma şansımız olur. Benim gibi bu dönemde yalnız olan, yeni doğum yapmış annelere sevgilerimi yolluyorum……
O kadar iyi anliyorum ki… Cok benzer bir durum da bizim basimiza geldi… Fark 2. Bebegimiz olmasi, okullarin temizlik, bakici ve diger butun yardimlarin kesilmesine ragmen yeni evimizin anahtarlarini alip iki evde tadilata baslamis olmak… Nisan ayı cinnet ayı olarak gecti malesef…